Aşık Tarzı Halk Şiiri (Din Dışı Halk Şiiri) 10. Sınıf Edebiyat
XV. yüzyıldan sonra gelişerek günümüze kadar oluşan ve “âşık” adı verilen sanatçılarla oluşturulan bir edebiyattır. Saz şairlerine âşık denilmesinin İslam inancı ile yakın ilişkisi vardır.
Aşık, önceleri yalnızca Allah aşkını dile getiren dinî-tasavvufî alanda şiirler söyleyen, şairler için kullanılırken sonraları halk şairlerinin genel adı olmuştur.
Aşık’ın şairlik gücünü, düşünde kendisine pir’inin sunduğu ”aşk badesi”ni içmek ve “ideal sevgili”nin hayalini görmekle kazandığına inanılır. Böyle şairlik yeteneğini kazanan sanatçılar ”badeli âşık”, ”Hak aşığı” diye nitelenir.
Aşıklar; “ümmi âşıklar”, “okuma yazma bilen âşıklar”, “kalem şairleri” gibi gruplara ayrılır:
a) Ümmi Aşıklar: Okuma yazma bilmeyen, hiç öğrenim görmemiş âşıklardır. Saz çalmayı bilenler olduğu gibi şiirlerini sazsız söyleyenler de vardır. Doğaçlama şiir söyleme en önemli özellikleridir. Atışmanın büyük ustaları genellikle bunlar arasından çıkar. Sümmani, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Fehmi Gür ümmi âşıklar arasındadır
b) Okuma Yazma Bilen Aşıklar: Okuma yazma bilirler, belirli bir öğrenim görmüşlerdir. Genellikle saz çalmayı bilirler. Aşık Ömer, Gevheri, Dertli, Erzurumlu Emrah gibi âşıklar bu gruptan olup şiirlerini iyi öğrenim gördüklerinden hem hece hem de aruz ölçüsü ile yazmışlardır.
c) Kalem Şairleri: Doğaçlamaları olmayan bu âşıklar saz çalmayıp şiirlerini masa başında oluşturmaktadırlar. Okuma yazma bilirler, saz çalmayı bilmezler. Hem hece hem de aruz ölçüsünü kullanırlar. Bayburtlu Zihni, bu şairlerin en ünlüsüdür.
Aşık Tarzı Halk Şiirinin Özellikleri
- Şiirlerde halkın kullandığı sade ve anlaşılır bir dil kullanmışlardı Bazı halk şairleri divan şiirinin etkisiyle süslü ve sanatlı bir dil kullanmışlardır.
- Şiirde, hece ölçüsü kullanılmış fakat bazı şairler divan edebiyatının etkisiyle aruz ölçüsünü de kullanmıştır.
- Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmış, nazım biçimleri ve türleri de genel olarak dörtlüklere dayalıdır.
- Aşıklar, şiirlerinin son dörtlüğünde mahlaslarına yer vermişlerdir.
- Mahlas, halk şiirinde “tapşırma” olarak adlandırılmıştır.
- Aşık edebiyatı ürünleri sözlü ve besteli olup söyleyeni bellidir.
- Şiirlerde, aşk, ayrılık, tabiat, gurbet, özlem, ölüm gibi bireysel konuların yanında toplum sorunları da işlenmiştir.
- Aşık edebiyatında usta-çırak geleneği vardır. Aşıklar, saz çalmayı ve şiir söylemeyi ustalarından öğrenir.
- Aşıklar; köylerden, kasabalardan, şehirlerden ve asker ocaklarından yetişmişlerdir.
- Bazı âşıklar gezgindir, diyar diyar dolaşır.
- Aşıklar, şiirlerini genellikle “bağlama” adı verilen saz eşliğinde söylemişlerdir.
- Aşıklar şiirlerini hazırlıksız yani doğaçlama olarak söylemişlerdir.
- Aşık şiirinde, divan edebiyatındaki gibi kalıplaşmış ifade ve benzetmelere yani “mazmun” nitelikli ifadelere yer verilmiştir. “Kalem kaş , inci diş , selvi boy , elma yanak“, “kömür göz” gibi kalıplaşmış benzetmeler kullanılmıştır.
- Koşma, semai, varsağı ve destan âşık edebiyatında hece ölçüsüne dayalı nazım biçimleridir.
- Vezn-i ahar, kalenderi, semai, divan, selis âşık edebiyatında aruz ölçüsüne dayalı nazım biçimleridir.
- Güzelleme, taşlama, koçaklama ve ağıt âşık edebiyatının nazım türleridir.
Koşma
- Halk şiirinin en sevilen ve yaygın biçimi olan koşma, “koşmak” mastarından türetilmiştir.
- Hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla söylenir, 6+5 veya 4+4+3 duraklı olur.
- Koşma, dört dizeli bentlerden oluşur. Genellikle 3—5 dörtlükten oluşmakla birlikte 12 dörtlüğe kadar çıkan koşmalar da vardır.
- Uyak örgüsü şu biçimlerde olabilir: abab, cccd, dddb… /xaxa, bbba, ccoa… /aaab, cccb, dddb…
- Koşmanın son dörtlüğünde şairin adı ya da mahlası yani tapşırması geçer.
- Koşmalar genellikle aşk, sevgi gibi lirik konularda söylenir. Aşk ve doğa konularının yanı sıra, ayrılık, özlem, yalnızlık, gurbet, sıla ölüm gibi temalar işlenir. Atasözleriyle işlenmiş öğüt veren, talihten, kaderden yakınan konularda söylenmiş koşmalar da vardır
Koşmalar ezgilerine ve yapılarına göre ikiye ayrılır:
1) Ezgilerine göre; “Acem koşması“, “Ankara koşması”, “topal koşma”, ı“kesik kerem”, “bülbül koşması”, “Sivrihisar koşması”, “Elpük koşma”, “Yelpük koşma” gibi türlere ayrılır.
2) Yapılarına göre; “düz koşma , ayaklı koşma , yedekli koşma , müstezat koşma , zincirbent ayaklı koşma , zincirleme koşma”, “musammat koşma” gibi gruplara ayrılır.
Koşmalar, konularına göre dörde ayrılır:
a. Güzelleme: Daha çok “sevgi, sevda, aşk, ayrılık, hasre ” gibi konular üzerine söylenen şiirlerdir. Bir yeri, bir kişiyi, bir atı ya da bir tabiat güzelliğini anlatan şiirlere de güzelleme de denir. Güzellemenin en ünlü şairi Karacaoğlan’dır.
Mecnun’a dönmüşüm bilmem gezdiğim
Dağlar mıdır sahra mıdır çöl müdür
Dostumun bağına girip dizdiğim
Lale midir sümbül müdür gül müdür
b. Koçaklama: Yiğitliği, yiğitleri öven kahramanlık ve savaş konulu şiirlerdir. Koçaklamanın en başarılı sanatçıları Köroğlu ve Dadaloğlu’dur.
İki koçak bir araya gelende
Görelim ne içler meydan içinde
Kesilir kelleler boşalır kanlar
Yeğin olta leşker meydan içinde
c. Taşlama: Taşlama “yeren, kötüleyen ve alay eden şiirlerdir.” Toplumun ve insanların eksik yönlerinin ele alınarak, bunların eleştirildiği şiirlerdir. Hiciv ve mizah ögelerine yer verilir. Taşlamanın ünlü ozanları Ruhsati ve Seyranî’dir.
Mahkeme meclisi icad olduğu
Çeşme-i rüşvetin ahmaklığından
Kaza ile bela âlem dolduğu
Kaz/arın kadıya Uçmaklığından
d. Ağıt: Ölüm ve doğal afetler üzerine özel bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Bayburtlu Zihnî, bir bölümü aşağıda verilen ağıdı, yurdunun düşman istilasına uğraması üzerine yazmıştır:
Vardım ki yurdundan ayak çekilmiş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten kesmiş ayağı
(Otağ: çadır, cam: kadeh, şikest olmak: kırılmak, mey: şarap, sakî: içki dağıtan kişı)
Semai
- Semai, “bir kurala bağlı kalmadan işitilerek öğrenilen” demektir. Halk şiirinde hece ölçüsüyle ve aruz ölçüsüyle söylenen veya yazılan iki türlü semai vardır.
- Hece ölçüsüyle söylenen semailer koşma tipine benzer, uyak düzeni koşmayla aynıdır. Yalnız aralarındaki ayrım dizelerinin hece sayısı bakımındandır.
- Şemailer hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla söylenir. 4+4 duraklı ya da duraksız olur.
- Dörtlük sayısı 3 ilâ 5 arasında değişir. Dörtlük sayısı beşten fazla olan semailer azdır.
- Semailerde daha çok sevgi, doğa, güzellik gibi konular işlenir. Koşmaya göre, daha canlı ve kıvrak bir üslubu vardır.
- Semailerin de kendine özgü bir ezgisi vardır ve bu ezgiyle okunur.
- Genellikle aşk, doğa, sevgi, güzellik ve doğa konusu işlenir. Semainin de güzelleme, koçaklama, taşlama… gibi türleri vardır.
Varsağı
- Varsağı, Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri türkülerden gelişmiş bir biçimdir. Semaiye benzer. Uyak düzeni semaiyle ve koşmayla aynıdır.
- Dörtlük sayısı 3 ilâ 5 arasında değişir, kimi zaman daha fazla olur.
- Hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla söylenir, on bir heceli varsağılar da vardır.
- Semaiden daha değişik bir ezgiyle okunur.
- Varsağılar, yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir. Bu da varsağının ilk dörtlüğündeki “behey”, “bre”, “hey , hey gidi” gibi ünlemlerle sağlanır. İçinde bu ünlemler bulunmayan varsağılar ezgilerinden anlaşılır
- Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair Karacaoğlan’dır.
Destan
- Aşıkların temel özelliği olay, düşünce, durum, kanaat ve inanç anlatmaya dayalı hikâye kimliği taşıyan şiirlerdir.
- Halk şiirinin en uzun nazım biçimi olan destanların dörtlük sayısı 100’ü geçebilir.
- Destanlar, genellikle hece ölçüsünün on birli kalıbıyla söylenir / yazılır.
- Uyak düzeni şöyledir: baba — ccca- ddda… İlk dörtlüğün uyak düzeni xaxa biçiminde de olabilir.
- Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler.
- Destanlarda “avcılık, atasözü, bekçi, deprem, eşkıya, fakirlik, mevsim, meyve, sel, seyahat, şikâyet, peygamber, yaşnameler, şairnameler” söz konusu edilebilir.
- Kayıkçı Kul Mustafa’nın ”Genç Osman Destanı”, Levni’nin “Atalar Sözü Destanı” ve Aşık Ömer’in “Şairname” şiirleri türün önemli örnekleridir.
Tut atalar sözünü kalbi selim ol
Gönülden gönüle yol var demişler
Gider yavuz/uğun tab’ı halim ol
Sert sirke kabına zarar demişler