Aristoteles
Platon’un öğrencisidir. Felsefi görüşlerini idealar bilgisine değil, mantığa dayandırmıştır. Aristoteles, “Tekil olanın (bireysel olanın) bilgisi, genel olandan mantıksal olarak çıkarılabilir.” der. Bu, tümdengelim (dedüksiyon) esasına dayanan bir çıkarımdır:
Örneğin; Bütün insanlar ölümlüdür. (Tümel yargısı bütün bireyleri içerir.) Sokrates insandır. (Bireyseldir.) O halde Sokrates ölümlüdür. (Genel olandan bireyselin bilgisini elde ettik.)
Görüldüğü gibi bilginin amacı, Aristoteles’e göre tekil olanın bilgisidir. Ama bu, tekil olanın yakın algısına dayanan bir bilgi olmayıp, tekil olanın nedeninin bilgisidir. Bu neden bilgisi, tekil ve bireysel olanın özünden ya da öz kavramından o bireysel olanın bilgisinin çıkarılmasıdır. Aristoteles’e göre her varlık, varlık olması bakımından özünü kendi içerisinde taşır. Bu öz, bireysel olanın içindedir. Örneğin; “Bütün insanlar ölümlüdür.” diyoruz. Bu tümel yargı, insanın özüne ait bir ana niteliği ifade ediyor, yani insanın ölümlü olmasını. Bu genel öz kavramı, yani insanın ölümlü olması, tek tek insanların dışında değil, her bir insan varlığında bulunur. İşte bu genel öz kavramından her birey için mantıksal çıkarımla kesin bir bilgi elde edebiliriz. “Sokrates ölümlüdür.” sonucunda olduğu gibi. Bu bilgi bilimseldir, çünkü neden bilgisidir. Görüldüğü gibi Aristoteles’e göre, genel kavramlardan özel kavramların bilgisinin mantıksal olarak çıkarılması mutlak bilgiyi verecektir. Bu da ancak akıl yoluyla gerçekleşen bir çıkarımdır.
Bilgi: M.Ö 342 yılında Makedonya Kralı Philip, oğlu İskender’e ders vermesi için Aristoteles’i sarayına çağırdı. Aristoteles 7 yıl süreyle İskender’e hocalık yaptı.