ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLER
- Roman
- Hikâye
- Masal
- Efsane
- Destan
- Fabl
- Halk Hikâyesi
- Mesnevi
Anlatmaya Bağlı Metinlerde Bakış Açısı
Roman, hikâyede, anlatma sırasında, olaylar ve durumlar herhangi bir anlatıcının değerlendirmesinden veya gözünden verilir. Dolayısıyla anlatıcının bilgisi, kültürü, deneyimi ve değerleri, olayların anlatılmasında etkili olur. İşte anlatıcının sahip olduğu bu konuma “bakış açısı” adı verilir.
Anlatmaya bağlı metinlerde genel olarak dört çeşit bakış açısı kullanılır:
a) Hâkim Bakış Açısı
Çeşitli kitaplarda “Tanrısal bakış açısı” ve “ilahî bakış açısı” olarak da adlandırılır.
Temel olarak “her şeyi bilme” esasına dayanır, yazara geniş imkânlar sunar.
Yazar, böylece adeta “Tanrı gibi” her şeyi bilir, görür, sezer; geçmiş ve gelecekten haber verir.
Yazar, romandaki bütün olay ve kişilere hâkimdir.
Yazar, kahramanların zihinlerine, iç dünyalarına girer, gizli kalmış duygu ve düşüncelerini ortaya çıkarabilir.
b) Gözlemci (Müşahit / Objektif) Bakış Açısı
Anlatıcı, kahramanların gizli ruh hallerini, düşünceleri hakkında bilgi sahibi olmadan olaylar ve kahramanları bir kamera gibi anlatmasıdır.
Anlatıcı, sadece gördüklerini yani gözlemlerini aktarır, kişilerin iç dünyasını yansıtmaz.
c) Kahraman Bakış Açısı
Otobiyografik yöntemin hâkim olduğu romanlarda uygulanan bir bakış açısıdır.
Otobiyografik romanlarda “anlatıcı” ile “anlatılan” aynı kişidir.
Kahraman bakış açısında “birinci kişi anlatıcı” kullanılır.
Tekil bakış açısının kullanıldığı romanlarda “ben anlatım” biçimi hâkimdir.
Anlatıcı gördüklerini ve duyduklarını anlatır.
Kahraman bakış açısının kullanıldığı eserlerde yüklem “birinci kişi” (ben) ile çekimlenir.
Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” romanında bu teknik başarıyla uygulanmıştır.
d) Çoğul Bakış Açısı
Daha çok postmodern metinlerde görülen bir bakış açısıdır. Aynı olay veya olgunun farklı yansıtıcı bilinç tarafında aktarılmasıdır. Ferit Edgü ve Orhan Pamuk’un eserlerinde görülür.