“Hikayede olaylar kimin gözünden ve kime göre anlatılıyor?” sorusunun cevabı bize anlatıcı bakış açısını verir. Hikayede “gözlemci, kahraman ve hakim” olmak üzere üç anlatıcı bakış açısı vardır.
Gözlemci (Müşahit / Kameraman) Bakış Açısı: Anlatıcının olayların içine girmediği, gördüklerini yansıttığı bakış açısıdır. Olaylar anlatıcının gözünün önünde gerçekleşiyormuş izlenimi verilir. Anlatıcı, bir kamera tarafsızlığıyla çevresinde olanı biteni yansıtır. Anlatıcı olaylara karışmaz. Kişilerin duygu ve düşünceleri, eylemlerinden hareketle verilir. Gözlemci bakış açısında üçüncü kişili anlatım kullanılır.
Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki harabe vadiye kadar iniyordu. Bağın ortasındaki yıkık kulübenin kapısız girişinden bir ihtiyar çıktı. Saçı sakalı bembeyazdı. Elleri, ayakları titriyordu. Gök kadar boş, gök kadar sakin duran denize baktı, baktı. “Hayırdır inşallah!” dedi. Duvarın dibindeki taş yığınlarına çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. sırtında yırtık bir çuval vardı. Çıplak ayakları topraktan yoğurulmuş gibiydi. Yine başını kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye dikkatle baktı ama görünürde bir şey yoktu.
Bu metinde gözlemci bakış açısının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Anlatıcı, olayların dışındadır, gözlemlerini aktarmıştır. Metindeki fiillerin de üçüncü tekil şahısla çekimlendiği görülmektedir.
Kahraman (Ben) Bakış Açısı: İçerik, hikayedeki kahramanlardan birinin bakış açısıyla verilir. Anlatıcının bilgisi, kahramanlardan birinin bildikleriyle sınırlıdır. Bu bakış açısında anlatıcının yazarın kendisi olduğu izlenimi vardır. Kahraman bakış açısında birinci kişili anlatım kullanılır.
Pencerenin yanında durdum. Karanlık caddeye uzun uzun baktım. Kafamın içi bomboştu. Topuğumun üzerinde hızla geriye döndüm. O, tekrar ellerini yüzüne kapamış, ağlıyordu. Birkaç kere daha gidip geldim. Ara sıra durup ellerimle havada işaretler yapıyor ve onun sarsılan başına bakıyordum.
Yukarıdaki metinde anlatıcı, kendi başından geçen olayları anlatmıştır. Fiillerin de birinci tekil şahısla çekimlendiğini görüyoruz. Dolayısıyla metin, kahraman bakış açısıyla oluşturulmuştur.
Hakim (İlahi/ tanrısal) Bakış Açısı: Anlatıcının her şeyi bildiği, sezdiği bakış açısıdır. Anlatıcı, kahramanların duygularını, aklından geçenleri, düşüncelerini, ruhsal durumlarını hatta niyetlerini, hayallerini bilir. Bu bakış açısında üçüncü kişili anlatım kullanılır.
Kendi kendine sorularını yöneltemeye başladı, sanki bir iç hesaplaşmaydı buydu. Hayatın gayesi neydi? Niçin yaşıyordu? Acaba, yaşadığı hayatın kaçı kendinin, kaçı başkasının hayatıydı? İstediği, dilediği bir hayat mıydı bu? Peki, mutlu değilse neden istediği hayat için mücadele vermemişti? Onun engelleyen neydi? Kafasının içi, soru yumakları ile doluydu, düşündükçe daha da çetrefilli oluyor, çıkmaz sokaklara giriyordu. Sorular bir ağacın dalları gibi birbirine iyice dolaşmıştı, çözmek istedikçe kafası daha çok karışıyor, daha çok bunalıyordu. Peki, ertelemekle ne olacaktı? Yıllardan beri ertelememişti hayatı, hayallerini…
Bu metin, hakim bakış açısıyla oluşturulmuştur. Çünkü anlatıcı, kahramanın iç dünyasıyla ilgili bilgiler aktarmaktadır.