ANLAM İLİŞKİLERİ – KAVRAMLAR
Neden-Sonuç İlişkisi
Bir sonucun ortaya çıkmasına sebep olan durumla birlikte verilmesidir.
Neden-sonuç ilişkisi olan cümlelerde, sonuç kısmına sorulan “neden” ve “niçin” sorularına cevap alınabilir.
Neden-sonuç ilişkisi çeşitli ek ve sözcüklerle kurulabilir.
“için, -den ötürü, diye, -den dolayı” edatları; “çünkü, mademki, de, ki, zira” bağlaçları; “-den, -dığından, -ınca” ekleriyle neden-sonuç ilgisi kurulabilir.
Herhangi bir ek, bağlaç, edat kullanılmadan da neden-sonuç ilgisi kurulabilir.
Seni göremedim diye çok hüzünlüyüm.
Ders çalışmıyor ki başarılı olsun.
Kitabı okumadığıma çok pişman oldum.
Amaç-Sonuç İlişkisi
Amaç, varılmak istenen gaye, erektir. Amaç cümlelerinde “ne için, hangi amaçla” sorularına yanıt alınabilir.
Amaç-sonuç ilişkisi “için, üzere, diye” ilgeçleri, “de” bağlacı, “-e” durum ekiyle sağlanır.
Gökte ay doğar seni görmek için.
Misafirleri iyi ağırlayayım diye uğraşıyordu.
İstanbul’dan buraya seni görmeye geldim.
Gerçeği ortaya çıkarmak için uzun araştırmalar yapmış bu yazar.
Sanatçı çok okunmak için sade ve anlaşılır bir dil kullanıyor.
Koşul-Sonuç İlişkisi
Bir olayın gerçekleşmesinin başka bir olguya ya da duruma bağlı olduğu cümlelerdir. Biri gerçekleşirse diğeri de gerçekleşecektir. Koşul anlamı “-ise, -se” eki, “üzere, yeter ki, ama, mi” ile ve “-ınca, -dıkça, -madan” zarf-fiilleriyle sağlanabilir.
Fırsat verildiği takdirde birçok insan başarılı olur.
Geri getirmek üzere kalemimi alabilirsin.
Seni gördü mü çok mutlu oluyor.
Masallar etkili anlatılırsa çocuk eğitiminde etkili olur.
Gerekçe
Sebep veya amaç bildiren yargılara yer vermektir.
Özellikle, ı“çünkü” sözcüğüyle sağlanır.
“(l) Gözünüze görünemem (II) Göze görünmez ölüler” ikinci dizenin başına “çünkü” sözcüğü getirilebilir; bu nedenle ikinci dize birincinin gerekçesidir.
. “(I) Ben yârime gül demem (II) Gülün ömrü az olur” ikinci dizenin başına “çünkü” sözcüğü getirilebilir; bu nedenle ikinci dize birincinin gerekçesidir.
Açıklama İlişkisi
Bilinmeyeni bilinir kılmaya çalışmaktır. Aralarında açıklama ilgisi olan cümlelerin arasına “çünkü” konabilir.
Bazen keşke gazete olmasaydı diyorum; gazetenin zamanımı çaldığını düşünüyorum.
İnsan gerçeği hepimizin malıdır; kötü adamda da bizden bir parça var, kahramanda da.
Nesnellik
Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanmayan, kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilen yargılardır.
Nesnel yargıların doğruluğu ya da yanlışlığı kolayca kanıtlanabilir.
Nesnel yargılar içeren cümlelerde söyleyenin duygusu, kişisel görüşü ve yorumu yer almaz.
Nesnel yargılar “objektif, bilimsel ve kesin olan, ölçülebilen, herkese göre aynı olan, yorum ve düşsel öge içermeyen” yargılardır.
Aşağıda verilen cümleler nesnel nitelikler taşımaktadır:
Karşısında siyah şapkalı, kahverengi pantolonlu bir adam vardı.
Kurtuluş Savaşı’nın işlendiği eser, on bölümden oluşmaktadır.
Sait Faik, öykülerinde mekân olarak İstanbul’u seçmiştir.
Türkçede 21’i ünsüz, 8’i ünlü olmak üzere 29 harf vardır.
Yaşar Kemal, romanlarında Çukurova yöresinin insanlarını ele almıştır.
Namık Kemal’in “Cezmi” adlı romanı edebiyatımızda ilk tarihi romandır.
Yahya Kemal, “Ok” şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
Öznellik
Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanan, kişiden kişiye değişen, göreceli yargılardır.
Öznel yargıların doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanamaz.
Öznel yargılar içeren cümlelerde söyleyenin duygusu, kişisel görüşü ve yorumu yer alır.
Öznel yargılar “kişisel, subjektif, göreceli (göreli), değişken, ölçülemeyen, taraflı” yargılardır.
Öznel yargılar, yorum ve düşsel öge içerir.
Aşağıda verilen cümleler öznel nitelikler taşımaktadır:
Osmanlı’dan kalma görkemli camileri gezdik.
Savaş ve Barış, Tolstoy’un başarılı bir romanıdır.
Romanda, olaylar ustaca ve çarpıcı şekilde anlatılmıştır.
“Sessiz Gemi”, Yahya Kemal’in en güzel şiiridir.
Ankara’nın en güzel mevsimi sonbahardır.
Peyami Safa, edebiyatımızın en üretken yazarıdır.
Sait Faik Abasıyanık, şiirsel ve akıcı öyküler yazmıştır.
Üslup (Biçem)
Bir yazarın konuyu anlatış, işleyiş ve dili kullanma biçimidir.
Yazarın anlatımı, tekniği, söyleyiş biçimi, seçtiği yöntem, sözcük seçimi, cümle kurgusu onun üslubunu oluşturur.
Bir cümlede sanatçının eserini nasıl oluşturduğuna dair ifadeler varsa üsluptan söz edilmiştir.
“Yazar, nasıl anlatıyor?” sorusuna cevap alınabilir.
Aşağıda verilen cümleler üslup ile ilgilidir:
Ahmet Hamdi Tanpınar, “Huzur” romanında oldukça uzun cümlelere yer vermiş, sıkça betimleme yapmıştır.
Kendine özgü canlı etkileyici ve şiirsel bir anlatımı olan Yaşar Kemal, romanlarında kısa cümleler kullanmış; yerel sözcükler, deyimler, atasözlerine sıkça yer vermiştir.
Aziz Nesin, toplumun aksayan, yergiye elverişli olaylarını mizah gereği abartılı, rahat ve oyunlu anlatımıyla dile getirmiştir.
Sait Faik’in sade, özentiden uzak, akıcı, etkileyici bir dili ve şiirsel anlatımı vardır.
İçerik
Bir eserde ele alınan, işlenen konu ve temaya içerik adı verilir.
Bir duygu, düşünce, kavram, varlık ya da olay eserin içeriğini oluşturabilir.
“Yazar, ne anlatıyor?” sorusuna cevap alınabilir.
Aşağıda verilen cümleler içerik ile ilgilidir:
Ahmet Hamdi Tanpınar, “Mahur Beste” romanında 19.yüzyılın ortalarında çözülüşü yaşayan Osmanlı’nın seçkin aile yaşamından kesitler sunmuştur.
Orhan Pamuk, “Yeni Hayat “ romanında başkişinin okuduğu bir kitabın etkisine kapılarak daha önceki değerlerinden uzaklaşması, çevreye karşı duyarsızlaşıp yolculuğa çıkmasını konu alır.
Kemal Tahir, “Rahmet Yolları Kesti, Yedi Çınar Yaylası”nda ağalık ve eşkıyalık olgusunu dile getirmiştir.
Kemal Tahir, “Kurt Kanunu” romanında Atatürk’e düzenlenen İzmir suikastını anlatmıştır.
Doğrudan Anlatım
Herhangi bir kişinin sözünü, cümlesini hiçbir değişiklik yapmadan aktarmaya “doğrudan anlatım” denir.
Doğrudan anlatımda söz, söyleyen kişinin ağzından çıktığı gibi aktarılır.
Alıntı cümlesi ya tırnak (“…”) içinde gösterilir ya da virgülle belirtilir.
Aşağıda verilen cümlelerde doğrudan anlatım vardır:
“Kardeşini dün burada gördüm.” dedi.
Mevlana: “Hamdım, piştim, yandım.” diyor.
Doğrudan veya dolaylı anlatımda aktarılan cümlenin anlamında herhangi bir değişiklik yapılmaz.
Dolaylı Anlatım
Herhangi bir kişinin sözünü, cümlesini değiştirerek aktarmaya “dolaylı anlatım” denir.
Aktaran kişi, aktardığı sözde kendisine göre bazı söyleyiş değişiklikleri yapar.
Aktarılan cümlenin özü değiştirilmez, sadece bazı sözcükler ve ekler değiştirilir, eklenir.
Aktarma cümlesi, tırnak (“…”) içinde gösterilmez.
Aşağıda verilen cümlelerde dolaylı anlatım vardır:
Cemal Süreya’nın kapalı bir anlatımının olduğunu söylüyor eleştirmen.
Ünlü şair şiir yazarken nelere dikkat ettiğini belirtti.
Yazar, romanı belgelerden yararlanarak yazdığını söylüyor.
Konuyu daha önce de anlamadığını belirtmişti.