Jeopolitik; bir yerin çevresindeki bölgeye kazandırdığı önem doğrultusunda devletlerin ürettiği politikadır. Örneğin Anadolu, Mezopotamya, Mısır’da kurulan medeniyetler bir kesişim noktasında oldukları için ticari alanda gelişmişlerdir. Bu bölgelerden geçen ticaret yollarına egemen olmuşlardır. Buradan da anlaşılacağı üzere coğrafya, devletlerin politikalarını belirlemede etkili olmaktadır.
Anadolu’nun Türkleşmesi dünya tarihi açısından önemli bir gelişmedir. Türklerin XI. yüzyılda Anadolu’ya gelmesinden önce Bizans-Sasani ve Bizans-Arap mücadeleleri nedeniyle Anadolu toprakları harabeye dönüşmüş, Anadolu’nun nüfusu oldukça azalmıştır. Türklerin Anadolu’ya girmesinin ardından Orta Asya göçleriyle de beslenen Türkler Anadolu’da çoğunluğu elde etmişlerdir. Fakat XI ve XIII. yüzyıllar arasında yaşanan Haçlı Seferleri Türklerin batıya doğru ilerleyişini olumsuz etkilemiştir. XIII. yüzyılda Anadolu’da yaşanan bu gelişmelerin Osmanlı Beyliği’nin ortaya çıkış sürecinde önemli bir etkisi vardır. 1335 yılında İlhanlıların yıkılmasıyla Anadolu’daki Moğol baskısının azalması sonucunda sınırlarda bulunan Türk beylikleri daha bağımsız hareket etmeye başlamışlardır.
Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu ile İlgili Görüşler
Kuruluş Dönemi ile ilgili kaynakların yetersizliği nedeniyle Osmanlı Beyliği’nin kurucuları; kökeni, hangi boya mensup oldukları, nerelere egemen oldukları, tam olarak hangi tarihte ve nerede kuruldukları bilinememektedir. Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunu anlatan eserlerin yaklaşık bir asır sonra kaleme alınması ve Timur’un Ankara Savaşı’ndan sonra Bursa arşivlerini yakmasından dolayı bu dönemin aydınlığa çıkartılması oldukça zorlaşmaktadır. Bu dönemle ilgili çalışma yapan tarihçiler başta Başbakanlık Arşivi olmak üzere mevcut bilgiler ve kroniklerden hareket ederek birtakım sonuçlar ortaya koymuşlardır.
Osmanlı Tarih Yazıcılığı
Osmanlı tarihinin XIV ve XV. yüzyıllara ait kaynakları oldukça yetersizdir. Bu durumun nedeni Osmanlıların siyasi, sosyal, kültürel faaliyetleri zamanında kayıt altına almamasıdır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili elimize ulaşan ilk eser 1410 yılında kaleme alınan Ahmedi’nin İskendernamesidir. 1490’li yıllarda kaleme alınan Türkçe kronikleri de dikkate alındığında Osmanlı tarih yazıcılığının devletin kuruluşundan çok sonra başladığı görülür. Kuruluşu II. Murat, gelişmesi II. Mehmet ve yükselişi II. Bayezit olarak kabul edilen Osmanlı tarihçiliği XVI. yüzyıldan sonra nitelik ve nicelik olarak bir ivme kazanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili kaynakların yetersizliğinden dolayı bu dönemi aydınlatmak için yabancı kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Bizanslı tarihçiler Pakimires, Kantakuzen, Nikeferos ile İslam tarihçileri ve gezginlerinin başında gelen İbn Batuta ve İbn Haldun’un bıraktığı eserler bu dönemi aydınlatmaktadır.
Osmanlı Tarihinin En Eski Kaynakları
Osmanlı tarihi hakkında en eski kaynak Orhan Gazi’nin imamının oğlu olan Yahşi Fakih tarafından kaleme alınan Fakih Menakıpnamesi’dir. Ancak bu eser elimizde değildir. Bu menakıpnameyi okuyan Aşıkpaşazade 60 yıl sonra, okuduklarını kaleme alarak Aşıkpaşazade tarihini oluşturmuştur.