DOĞAL AFETLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE DAĞILIŞI
Yaşamın akışı içinde çok sayıda doğa olayı gerçekleşir. Yağmurun yağması, rüzgâr, dalgaların kıyıları kemirmesi, erozyon, hafif sarsıntılar bunlardan bazılarıdır. Bu doğal olaylar şiddet ve etki gücü bakımından belli seviyenin üstündeki hayatın akışını olumsuz yönde
etkileyecek şekilde oluşursa doğal olaylar doğal afet veya doğal felaket boyutuna ulaşır. Yani doğada tahrip edici etki yapan, can ve mal kayıplarına sebep olan olaylar doğal afet olarak tanımlanır.
Doğal olayın meydana geldiği yerde;
- Doğal olayın (deprem, sel, volkanik püskürme vs.) şiddeti fazlaysa,
- Yoğun nüfus kitlesi, plansız ve yoğun yapılaşma yaygınsa,
- Ulaşım ağları ve yoğunluğu fazla ise,
- Büyük sanayi kuruluşları bulunuyorsa,
- Mal kaybı, yaralanmalar ve can kayıpları olduysa bu doğal olay doğal afet veya doğal felaket boyutu kazanmıştır.
Doğal Afet Türleri
1. Depremler
Yer kabuğu içinde meydana gelen kırılma ve çökmelere bağlı oluşan ani şiddetli can ve mal kaybına sebep olan afetlerdir. Volkanik ve göçme depremleri bir yana daha çok fay hatları boyunca görülen tektonik depremler afetlerin büyük boyutudur. Deprem afetinin boyutu, o bölgedeki nüfus yoğunluğuna, yapıların sağlamlığına, zeminin yapısına (kumluk, bataklık, alüvyal dolgu vs.) bağlı olduğu gibi bu sırada ortaya çıkan yangın, heyelan ve tsunamilere yol açması felaketin boyutunu büyütür.
2. Tsunami
Deniz ortamında oluşan volkanik püskürmeler, tektonik depremler, deniz tabanının kırılıp çökmesi, denizaltı heyelanları sonucunda ilk olarak deniz kıyılarında su çekilmesiyle beliren daha sonra büyük dalga hareketleriyle (10 – 40 m. yüksekliğinde) kıyı bölgesine çarpan dev dalgalardır, büyük felaketlerdir. Tsunamiler genel olarak deprem bölgeleriyle paralellik gösterir.
3. Volkanik Patlama
Dünya’da 500 civarında aktif volkan bulunmakta ve milyonlarca insan verimli topraklara sahip volkanların çevresinde yaşamaktadır. Volkanların büyük kısmı Pasifik Okyanusu’nda “Ateş Çemberi” etrafında bulunur. Japonya, Endonezya, İzlanda, İtalya, Yeni Zelanda’da aktif volkanlar vardır. Türkiye’deki volkanik dağlar sönmüş özelliktedir.
- Volkan püskürmeleri sonucunda kül yüklü bulutlar hava kirlenmesi ve asit yağmurlarına,
- Etrafa yayılan lavlar can kayıplarına, orman yangınlarına,
- Yüksek bölgelerdeki kar ve buzulların erimesine, çamur akıntılarına ve heyelanlara,
- Atmosferi kaplayan kül ve tozlar karanlık gündüzlere ve hava soğumalarına, uzun sürmesi hâlinde soğuk yazlara sebep olmaktadır. Örneğin; 1883 yılında Krakatua Volkanı (Endonezya’da) püskürmesi sonucu kül bulutları Avrupa üzerinde etkili olmuş, soğuk ve yağışlı bir yaz geçmiştir.
4. Sel ve Taşkınlar
Son 30 yılda küresel çapta en fazla görülen afet; sel ve taşkınlardır. Kısa sürede çok fazla düşen yağışlar, hızlı kar erimeleri sonucunda akarsuların yataklarından taşarak alçak yüzeyler boyunca kütleler hâlinde akmasıyla çok tahrip edici bir hâl almaktadır.
Taşkın ve sellerin en fazla olduğu yerlerin başında Güneydoğu Asya (musonlar), Akdeniz iklim bölgeleri, ılıman okyanusal iklim bölgeleri başla gelir.
Taşkınların afet boyutuna ulaşmasında beşerî faktörler de etkili olmaktadır. Bunlar;
- Akarsu yataklarının yerleşime açılması,
- Kuru dere yataklarının daraltılması, çöp ve molozlarla dolgu yapılması,
- Ormanların ve meraların tahrip edilmesi veya yanlış arazi kullanımıdır.
Not: Güneydoğu Asya ülkelerinden Bangladeş’te ormanların tahrip edilmiş olması ve arazinin genelde alçak olması sonucu muson yağmurları çok sık sel ve taşkınlara neden olmaktadır.
5. Kuraklık
Hidrometeorolojik afetler içinde tahmini çok zor, etkileri en uzun sürenidir. Örneğin kuraklık sonucu kuruyan bir gölün içindeki canlı türleri yok olmakta, ekosistemin geri dönüşüm imkânı kalmamaktadır.
- Kuraklık genellikle yağışların 300 mm’nin altında düştüğü, yağış rejiminin düzensiz olduğu bölgelerde daha çok yaşanmaktadır.
- Kuraklık yer üstü ve yer altı sularını azaltarak içme, kullanma ve sanayi için su teminini zorlaştırmakta iken hidroelektrik üretimini de azaltmaktadır. Diğer yandan orman, çayır alanlarını etkileyerek hayvanların beslenmesini önlemekte bu da insanları etkilemektedir. Örneğin, Doğu Afrika’da 1984 – 1985 yıllarındaki kuraklık sonucu bir milyondan fazla insan göç etmiştir.
6. Erozyon
Toprağın verimli kısmının aşınıp taşınması erozyon olarak tanımlanır. Su ve rüzgâr erozyonu şeklinde gerçekleşir. Erozyonun afet boyutuna ulaşması toprağın tarım için kullanılamayacak şekilde incelmesi ve yok olmasıdır.
Erozyonun şiddetli olmasında;
- Yer şekillerinin engebeli ve eğimli olması,
- İklimin kurak ve yarı kurak olması,
- Yağışların daha çok sağanak şeklinde olması,
- Arazinin jeolojik yapısının aşınmaya müsait olması yanında beşerî faktörler de etkilidir.
Bunlar;
- Eğimli arazilerde tarım yapılması,
- Ormanların tahrip edilerek yamaç arazilerde tarım yapılması,
- Meraların aşırı ve erken otlatılması,
- Tarımda nadas uygulaması ve anız yakılmasıdır.
7. Çığ
Engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde birikmiş kalın kar kütlesinin yer çekiminin etkisiyle çatlayıp koparak eğim yönünde hareket etmesiyle oluşan çığ olayları can ve mal kayıplarına sebep olan afetlerdendir. Çığların oluşmasında depremlerin yanında insan faaliyetleri ve ihmalleri etkili olur. Yamaçlardaki ormanların yok edilmesi, iş makineleri, avcılık sırasındaki silah sesleri, hatta dağcıların yanlış güzergâhtan yürümeleri bile etkili olabilir.
Çığ olayları Alp – Himalaya dağ kuşağında sık görülür. Kafkas Dağları’nda, Doğu Anadolu ve Karadeniz dağlarında da etkili olmaktadır.
8. Heyelan
Şiddetli yağışlar sonrasında su tutan ve yumuşayan toprak, katmanıyla birlikte kayaların eğim yönünde kütleler hâlinde yuvarlanması sonucu heyelanlar oluşur. Erozyondan farkı can ve mal kayıplarına sebep olması yanında yer şekillerinin bozulması ve yeni yer şekillerinin ortaya çıkmasıdır.
Heyelanların sebepleri arasında;
- Şiddetli yağışlar sonucu toprağın suya doygun hâle gelmesi,
- Eğim yönünde uzanan kaya katmanları,
- Killi kaya ve toprakların bulunması,
- Bazen deprem ve volkan patlamaları,
- Yanlış arazi kullanımı (yol yapımı, orman tahribi vs.) etkili olmaktadır.
Daha çok Güneydoğu Asya’da (musonlar), Kuzey ve Güney Amerika’nın batısındaki dağlık alanlar, Alpler üzerinde görülür. Türkiye’de en fazla Karadeniz kıyı kuşağında özellikle Doğu ve Batı Karadeniz’de görülür.
9. Fırtına, Kasırga ve Hortum
Genellikle 10o – 30o enlemleri arasındaki kuşakta ani basınç düşmeleri veya ani ısınma sonucunda tropik fırtınalar başlar. Şiddetli rüzgârlarla birlikte yağışlar, seller oluşturur. Dünya’nın farklı bölgelerinde isimleri farklı olur. Güneydoğu Asya’da Tayfun, Hint Okyanusu’nda Siklon, ABD’de Kasırga gibi isimler alır.
Ayrıca hava kolonlarının dönerek oluşturduğu hortumlar önem taşır. Saatte 80 – 100 km hızla esen fırtınalar 300 – 400 km/sa kadar ulaşarak şiddetli kasırgalara sebep olur. Can ve mal kayıpları fazladır.
İnsan – Doğa Etkileşmesinde Etik Değerler
Günümüzde insanlar kendini doğanın bir parçası saymakta buna bağlı sürdürülebilir çevre etiği anlayışı gelişmektedir. Bu durum insanın çevre üzerindeki etkilerini sınırlandırmakta ve olumsuz etkileri azaltmayı hedeflemektedir.
İnsan – Doğa Etkileşimi ile İlgili Sürdürülebilir Etik Değerler,
- Yeryüzünün kaynakları sınırlıdır.
- İnsanoğlu kaynakları korumak zorundadır.
- İnsanoğlu kaynakları diğer canlılarla paylaşmalıdır.
- İnsanoğlu doğanın bir parçasıdır.
- İnsanoğlu doğal olaylardan her an etkilenebilir.
- İnsanoğlu doğayı koruduğu ölçüde başarılı olabilir.