Absürt Tiyatro [Uyumsuz Tiyatro / Saçma Tiyatro]
II. Dünya Savaşı’nın yarattığı olumsuz durumun etkisiyle ortaya çıkan, yaşamın aslında mantıksız, saçma, uyumsuz olduğunu ve insanlar arasında herhangi bir iletişimin kurulamayacağını vurgulamaya çalışan tiyatrodur.
Absürt tiyatro, geleneksel tiyatro kurallarını ve nizamlarını hiçe saymıştır.
Olaylar arasında bağ kurulması her zaman şart olmayıp oyun, birbirine ilgisiz görünen sesler, sözler, devinmeler hâlinde sürüp gitmelidir.
Sahne, perde düzeni, giriş çıkışlar; serim, düğüm, çözüm bölümleri önemli değildir.
Absürt tiyatro, bir fikir tiyatrosudur ama fikirler, açıkça değil bazı semboller, timsaller arasından gösterilir.
Zalim ve mazlum (zulüm gören) bazen aynı derecede gülünç duruma getirilir hatta aşağılanır.
Tez, absürt tiyatroda hiçbir zaman açıklanmaz ve anlaşılmaz; yazarın söylemek istediklerine, herkes istediği anlamı verecektir.
Absürt tiyatronun öncüsü Eugene lonesco’dur. 1949’da oynanan “Kel Şarkıcı” eseriyle yeni çığırı açmış, Gergedan, Ders ve Sandalyeler gibi eserlerle öncülü unu sürdürmüştür. Samuel Becket, Arthur Adamov, Albert Camus vs. yazarlar absürt denilen bu sembollere dayalı, az çok felsefî kötümser ve anlamsız tiyatroyu kendi tarzlarında sürdürmüşlerdir.
Türk edebiyatında Güngör Dilmen’in “Canlı Maymun Lokantası” oyunu bu tarzda bir denemedir.