ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1883—1963)
Romanlarında kişilerin iç dünyasına, geçmişine, hatıralarına, hayallerine, siyasi ve sosyal değişmeler karşısındaki tavırlarına önem verir.
Onun için tipler önemlidir.
Romanların adlarında bile kişi isimleri ve özellikleri belirtilmiştir.
Eserlerinde “anı”lar ön plandadır.
Yaşadığı zamanın getirdikleriyle uzlaşamamaktan kaynaklanan “geçmişe kaçış” temasını işlemiştir.
Geçmişe karşı hep bir özlem içindedir.
Genellikle çocukluk ve gençlik yıllarında İstanbul’un en seçkin yerlerinde geçen ve yaşamından belleğine yerleşen gözlem ve anılarından yararlanmıştır.
Bir İstanbul yazarıdır, eserlerinde eski İstanbul’u güzellikleriyle tasvir etmiştir.
Eserlerinde süslü, sanatlı ve uzun cümleler kullanmıştır.
Eserleri
— Roman: Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz, Ali Nizami Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği
— Anı: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri,
— Monografi: Yahya Kemal’e Veda, Ahmet Haşim—Şiiri ve Hayatı, İstanbul ve Pierre Loti
— Antoloji: Aşk İmiş Her Ne Var Alemde, Geçmiş Zaman Fıkraları
Fahim Bey ve Biz (1941): 1941 yılında CHP’nin açtığı yarışmada “Fahim Bey ve Biz” romanıyla üçüncülük ödülü almıştır. Romanda; dümdüz bir hayat süren, bencil, korkak, aşksız, kültürsüz, serüvensiz, hayalperest, zamanın gereklerine ayak uyduramayan bir memur olan Fahim Bey anlatılmıştır.
Çamlıca’daki Eniştemiz (1944): Romanda sıra dışı Hacı Vamık Bey’in kişiliğinde ve geçmiş-şimdi çatışması çerçevesinde gününe aydınlık mesajlar vermiştir.
Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952): Önce, Bir Geçmiş Zaman Hikâyesi adıyla Varlık dergisinde (1936) yayımlanmıştır. Yazar, romanında anılara dayalı, silik, tuhaf, içe dönük, çocukluk yıllarına ait uzak akrabalarından Ali Nizami Bey’i anlatır. Kendisine kalmış büyük mirası, alafrangalaşmak yolunda tüketen Ali Nizami Bey, sonunda küçük bir kulübede açtığı tekkede Bektaşi şeyhlerine özgü bir yaşama tarzı sürdürürken çıldırarak ölür.