ABBASİLER (75o – 1253)
Ebu’l Abbas Abdullah tarafından Küfe merkezli kuruldu. Ebu’l Abbas Abdullah döneminde Emevi ailesinden olan muhalifler etkisiz hale getirilerek devlet otoritesi artırıldı. Türklerin de yardımıyla Çin ordusu Talas Savaşı’nda yenilgiye uğratıldı. Talas Savaşı’ndan sonra Türk — Arap dostluğunun başlaması ve Abbasilerin ırkçı bir politika izlememeleri İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasını hızlandırdı. Ebu Cafer Mansur döneminde başkent Bağdat’a taşındı ve İstanbul kuşatıldı. Abbasilerin en parlak dönemi Harun Reşit dönemidir. Bu dönemde Bizans’a karşı başarılı seferler düzenlenerek Bizans vergiye bağlandı. Endülüs Emevi Devleti’ne karşı Frank Kralı Şarlman ile ittifak kuruldu. Bu ittifak sonucu Hristiyanlara Kudüs ve çevresindeki kutsal yerleri ziyaret etme hakkı tanındı. Harun Reşit’ten sonra oğulları Emin, Memun ve Mutasım sırasıyla halife oldu. Memun döneminde Beytül’l Hikme
adı verilen bir tercüme evi açıldı. Eski Yunan ve Helen eserleri Arapçaya çevrildi. Bağdat’ta İslam Rönesansı başladı. Mutasım döneminde Türkler, önemli devlet makamlarına ve ordu komutanlıklarına getirildiler. Türklerin Araplardan etkilenerek savaşçı özelliklerini kaybetmelerini engellemek için Samarra şehri kuruldu. Türklerin bir kısmı da Doğu Roma sınırında Avasım şehirlerine (Maraş, Diyarbakır, Malatya, Adana, Tarsus) yerleştirildi. Babek İsyanı Türk komutan Afşin tarafından bastırıldı. Abbasilerde, valilerin (emirül ümera) geniş yetkilere sahip olması IX. yüzyılın ortalarından itibaren siyasi çözülmenin başlamasına neden oldu. Abbasi Devleti’nde merkezi otoritenin bozulması üzerine toprakları üzerinde tevaif—i mülük adı verilen küçük ve kısa ömürlü devletler ortaya çıktı.
Bu devletler;
- Mısır’da Tolunoğulları, İhşidler ve Fatımiler,
- Kuzey Afrika’da Aglebiler,
- Horasan’da Tahiriler,
- Maveraünnehir’de Samanoğulları,
- Irak ve İran’da Büveyhoğulları’dır.
Abbasi halifesini Şii Büveyhoğulları’na karşı önce Gazneliler daha sonra Büyük Selçuklular korudu. Abbasi Devleti 1258’de Moğol istilası sonucu yıkıldı. Abbasi ailesinden kurtulabilenler Mısır’a gitti. Memlük Sultanı Baybars Abbasi ailesinden Mustansır’ı halife ilan etti. Abbasi halifeliği 1517 Mısır Seferi’ne kadar Memlük Devleti’nin himayesinde kaldı. Bu seferden sonra halifelik makamı Osmanlı Devleti’ne geçti.
Abbasi Devleti’nde Türkler, sadece orduda değil siyasi ve idari sahada da güç kazandı. Türk komutanlar, idari kadrolarda görev alıp devletin yönetiminde büyük ölçüde söz sahibi oldu. Hatta Halife Mütevekkil’den itibaren halifelerin belirlenmesinde bile rol oynadılar. Bu durum Şii bir hanedan olan Büveyhilerin Bağdat’ı ele geçirmesine kadar devam etti. Bu olaydan sonra Abbasi halifeleri, bütün siyasi ve askerî otoritelerini kaybetti. Büveyhiler, merkezî hükümetin meşrutiyet kaynağı ve dinî lider olarak Abbasi halifelerini başta tuttu. İstediklerini halife yapıyor, istemediklerini de hiçbir zorlukla karşılaşmadan bertaraf edebiliyorlardı. Bu süreçte artık Bağdat, İslam dünyasının bir merkezi olmaktan çıkmıştı.
XI. yüzyılda İran’da yeni bir güç olarak Büyük Selçuklular ortaya çıkmıştı. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055 yılında Bağdat’ı kurtararak halifeye dinî itibarını iade etti . Halifeler, yarım asır kadar Selçukluların siyasi hâkimiyetleri altında varlıklarını devam ettirdi. Bir Türk devleti olan Selçuklular sadece Bağdat’ı değil bütün Irak ve Suriye’yi de Şii tehlikesinden kurtardı. Başta Bağdat olmak üzere büyük şehirlerde medreseler kuran Selçuklular, fikrî bakımdan da Şiilerle mücadele etti.
Büyük Selçuklu Devleti taht kavgaları sebebiyle zayıflamaya başladığı sıralarda, Abbasi halifeleri maddi iktidarı da ele geçirmek üzere harekete geçtiler ancak başarılı olamadılar.