21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye ve Dünya Tyt Ayt Yks
21. YÜZYILIN EŞİĞİNDE TÜRKİYE VE DÜNYA
Türkiye ve Avrupa Birliği
1) Türkiye’nin AB Süreci
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin başlangıcı 1959 yılına kadar gitmektedir. O dönemlerde Avrupa Ekonomik topluluğu olarak geçen birliğe ülkemiz 1959 yılında üyelik başvurusu yapmıştır.
a) Ankara Anlaşması- Katma Protokol:
Türkiye’nin 1959 yılında birliğe yaptığı üyelik başvurusuna AET, Türkiye’nin tam üyelik şartlarını taşımadığını ama tam üyelik şartları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir anlaşma yapılabileceğini belirlemiştir. Bu doğrultuda Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963’te imzalanmıştır. Anlaşmaya göre uygulanması gereken katma protokol ülkemiz tarafından uygulanamamıştır.
b) Türkiye’nin Gümrük Birliğine Girişi:
14 Nisan 1987 tarihinde Türkiye AB’ye tekrar tam üyelik konusunda başvuruda bulunmuştur. AB Komisyonu, Türkiye’nin üyelik için ehliyeti olduğunu ama genişleme sürecini beklemesi gerektiğini belirtmiştir. 1 Ocak 1996 tarihinde Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği yürürlüğe girmiştir
c) Avrupa Birliğinin Genişleme Süreci ve Türkiye:
Türkiye’ye 1997 Lüksemburg Zirvesinde tam üyeliğe aday olduğu belirtilmiş fakat bu sürecin sonuçlanması için belli şartlar öne sürülmüştür. Bu şartlar Türkiye’nin ekonomik ve siyasi reformlara devam etmesi, Yunanistan ile ilişkilerin düzelmesi ve Kıbrıs meselesinin çözümü gibi konulardır.
1998’deki Cardiff toplantısında ülkemiz tam üyelik hazırlıkları için oluşturulan gözden geçirme mekanizması içerisine dahil edilmiştir. 1999’da açıklanan raporda Türkiye tam üyeliğe aday gösterilmiş ve bunun için Katılma Ortaklığı Stratejisi önerilmiştir.
1999 Helsinki’de yapılan toplantıda Türkiye AB Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından oy birliği ile birliğe aday ülkelere sunulan tüm ekonomik haklardan faydalanma ve ortak projelere katılma hakkını elde etmiştir.
Dünyadaki Gelişmeler
Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler: Nanoteknolojisi, tıp, internet, sinemamüzik, askeri teknoloji, uzay teknolojisi, çevre sorunu alanlarında önemli bilimsel gelişmeler yaşanmıştır.
Küreselleşme
Küreselleşme son yıllarda dünyada en çok kullanılan kelimelerden biridir. Kültür, sanat, spor, ekonomi vb. birçok alanda bilimin ve iletişim araçlarının gelişmesine bağlı olarak bütünleşme olarak tanımlanmaktadır.
1980’lerde başlayan küreselleşme süreci 1990 ve 2000’lerde artarak devam etmiştir. Küreselleşme sınır tanımaksızın bütün dünyayı etkilemektedir. Öyle ki dünyanın bir yerinde olan bir gelişme dünyayı da etkilemektedir. Örneğin bir ülkede yaşanan ekonomik kriz bazı ülkelerin borsalarını etkileyebilmektedir.
Küresel Sorunlar
Küresel ısınma ve Kyoto Protokolü
- Atmosfere karbondioksit gazı salınım oranının her geçen gün artarak devam etmesi
- Kömür, petrol ve doğalgaz dışındaki alternatif enerji kaynakları için yeterli çalışmaların yapılmaması
- Günlük hayatta zararlı gazların salınım oranının artmasına neden olan araç ve gereçlerin oldukça fazla kullanılması gibi nedenlerdir.
- Küresel ısınma şu an çok fark edilmese bile birçok değişikliğe neden olmaya başlamıştır.
Çevre kirliliği
- Su kirliliği, toprak kirliliği, hava kirliliği ve gürültü kirliliğidir.
Nüfus artışı ve işsizlik
Günümüzde dünya nüfusu 6 milyarı aşmış durumdadır. Her yıl yaklaşık 100 milyon insan daha nüfusa katılmaktadır. Nüfus dünya üzerinde dengeli dağılmamaktadır, dünya nüfusunun 1 milyarı gelişmiş ülkelerde yaşamaktadır. Hızlı nüfus artışı gelişmekte olan ülkelerde sorunların artmasına neden olmaktadır.
Beslenme ve açlık sorunu
Modern tarımın yapılmasıyla birlikte topraktan alınan verim artmıştır. Tarıma elverişli toprakların sınırlı olmasına rağmen makineleşme, gübreleme, sulama, ilaçlama gibi imkanlar sayesinde birim araziden alınan ürün miktarı artış göstermiştir. Üretim bu kadar artmışken kıtlık ve açlığın yaşanmasının en önemli nedeni israf ve ürünlerin dengesiz dağılımıdır.
Terör sorunu
Dünyadaki güvenlik sorunlarının en başında gelenlerden biri terör sorunudur. Terör konusunda ülkelerde ortak bir fikir oluşamamıştır. Bunun en önemli nedeni devletlerin çıkarlarının birbirlerinden farklı olması ve terör olaylarının bir ülkeye zarar verirken diğer ülkenin çıkarlarına hizmet etmesidir. BM 1994 yılında konu ile ilgili bir karar yayınlayarak terör faaliyetlerine karşı olduğunu duyurmuştur.
Salgın hastalıklar
AIDS, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Kuş Gribi, SARS, Hepatit, Sıtma, Domuz Gribi dünya üzerinde görülen önemli salgın hastalıklardır.