Kıbrıs Sorunu ve Kıbrıs Barış Harekâtı
- II. Dünya Savaşı’ndan sonra Oniki Ada’nın Yunanistan’a verilmesi üzerine Yunanistan gözünü Kıbrıs’a çevirdi. Kıbrıs’taki Rumlar, adayı Yunanistan’a
katma idealleri (Enosis) doğrultusunda faaliyetlerde bulundular. - Rumlar, Kıbrıs’ta EOKA (Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü) yer altı örgütünü kurarak önce İngilizler, sonra da Türklere yönelik tedhiş hareketlerine başladılar.
- Zürih ve Londra antlaşmaları doğrultusunda 16 Ağustos 1960’ta bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi. Cumhurbaşkanlığına Rum lider Makarios, yardımcılığına da Türk lider Dr. Fazıl Küçük getirildi. Kıbrıs’ta sağlanan barış ortamı uzun sürmedi. Yunanistan’ın asker ve silah göndererek desteklediği EOKA, Türklere karşı tehdit hareketlerine devam etti. Kıbrıs Türkleri de bu faaliyetlere 1955’te kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) vasıtasıyla karşı koymaya çalıştı.
- Ancak Enosis’in hemen gerçekleştirilmesini isteyen EOKA üyeleri Yunanistan’dan aldıkları destekle 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı darbe gerçekleştirerek Kıbrıs Elen Cumhuriyeti’ni ilan ettiler.
- Türkiye, Kıbrıs’taki darbenin bir Yunan müdahalesi olduğunu belirtti ve garantilerin ihlali saydı. Türkiye, garanti anlaşmasının kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak müdahale kararı aldı. Türkiye 20 Temmuz 1974’te Enosis’e engel olmak, barışı yeniden kurmak ve Türklerin güvenliğini yeniden sağlamak amacıyla “Kıbrıs Barış Harekâtı”nı başlattı.
- 20 Temmuz sabahı erken saatlerde Türk askeri, hava kuvvetlerinin himayesinde Girne’ye çıktı. Lefkoşa’ya kadar ilerleyen Türk kuvvetleri, 22 Temmuz’da BM’nin ateşkes çağrısına uydu. Kıbrıs meselesinin görüşülmesi maksadıyla 25 Temmuz da Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, Cenevre Konferansı’nda bir araya geldi. Görüşmelerden barışı sağlayacak bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustosta “İkinci Barış Harekatı” başladı. Türk birlikleri iki gün içinde Ada’nın yaklaşık üçte birine hakim oldu. Türkiye, BM’nin ateşkes çağrısına uyarak 16 Ağustos’ta askerî harekatı durdurdu.
- Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Türklerin kuzeyde, Rumların da güneyde yerleşmesi yeni bir devlet düzeninin kurulmasını gerekli kılıyordu. Başlatılan toplumlar arası görüşmelerden istenilen sonucun alınamaması üzerine Türk toplumu 13 Şubat 1975’te Rauf Denktaş’ın liderliğinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurdu.
- BM Genel Kurulu, 13 Mayıs 1983’te Kıbrıs Rumlarını “Kıbrıs Hükümeti” olarak tanıma kararı aldı. Bu gelişmeler karşısında Türk toplumu da 15 Kasım 1983’te “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni kurdu. Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurulduğu gün tanıyan ilk devlet oldu.
Türk-Yunan İlişkileri
Ege Adaları Sorunu
- Yunanistan, Ege Denizi’nde Türkiye kıyılarına yakın olan adalarla birlikte 1947’de İtalya’dan aldığı Meis ve Oniki Ada’yı, Lozan Antlaşması’na aykırı olarak gizlice silahlandırmaya başladı.
- Kıbrıs Barış Harekatı ise ilişkileri daha da gerginlestirdi. 1974’ten sonra da Yunanistan, Ege Adalarını açık olarak silahlandırmaya devam etti. Buna karşı Türkiye 1975 yılında İzmir’de Ege Ordusu denen IV. Ordu’yu kurdu.
- 1964’te Türkiye tarafından kara suları 6 mile çıkarıldı. 1974’ten itibaren Yunanistan değişik dönemlerde kendi kara sularını 12 mile çıkaracağını ileri sürdü. 12 millik kara suları Ege Denizi’ni bir Yunan gölü hâline getiriyor ve bu denizde Türkiye’ye yaşama hakkı tanımıyordu. Üstelik SSCB ve ABD de çıkarlarından dolayı Yunanistan’ın 12 mil kararına karşı çıkmışlardır.
- Türkiye’nin bu sert ve kararlı tutumu karşısında Yunanistan, kara sularını 12 mile çıkarma yetkisinin bulunduğunu söylemesine rağmen, buna bugüne kadar cesaret edememiştir.
Kıta Sahanlığı Sorunu
1973 Orta Doğu Savaşı’nı izleyen petrol bunalımı, petrol arama faaliyetlerini hızlandırmıştı. Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığı meselesi, Türk hükümeti tarafından Ege’nin açık deniz sularında ve Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde bulunan sahalarda petrol araması yapmak üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) arama ruhsatı vermesi ile başladı. Yunanistan’ın bu duruma itirazı iki ülke arasında “Kıta Sahanlığı Sorunu”nu ortaya çıkardı. İki ülke temsilcileri Bern’de bir araya geldi. Görüşmeler sonunda imzalanan “Bern Deklarasyonu” ile taraflar Ege Denizi’nde kıta sahanlığı ile ilgili hiçbir faaliyette bulunmamayı kabul etti.
Ege Hava Sahası (FIR Hattı – Uçuş Bilgi Bölgesi) Sorunu
- Milletlerarası hukuk kurallarına göre millî hava sahasının yüksekliği de kara sularının genişliği kadar olabilirdi. Dolayısıyla Ege adaları üzerinde Yunan hava sahasının yüksekliği de 6 mili geçemezdi. 1974’e kadar bir problem oluşturmayan FIR hattı (Flight Information Region), Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Yunanistan hava sahasının yüksekliğini 12 mile çıkarmak istedi. Bu durum Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmekteydi.
- NATO’nun Türkiye ve Yunanistan ile yaptığı temaslar sonucunda her iki tarafın da daha önceden almış olduğu Ege hava sahası ile ilgili kararları yürürlükten kaldırmaları ile sorun çözüldü. Ege Denizi tekrar sivil hava trafiğine açıldı.