1960 Sonrası Dünyadaki Gelişmeler 12.Sınıf İnk.Tarihi
1960 Sonrasında Dünya Siyaseti
Bandung Konferansı ile Asya, Afrika ve Latin Amerika devletleri Bağlantısızlar Bloku’nu oluşturmuştur. Böylece devletler arasında yaşanan gerilimin düşürülme süreci başlatılmıştır.
Sömürgeciliğe karşı çıkarak kendi geleceklerini belirlemek isteyen devletler Endonezya’nın Bandung şehrinde 1955’de toplanan Asya – Afrika konferansıyla Bağlantısızlar Hareketi’nin temellerini atmıştır.
Bandung Konferansı’nda bağımsızlığına yeni kavuşan Afrika ve Asya ülkeleri ABD ve Sovyet Rusya karşısında varlıklarını korumak ve dayanışmayı sağlamak amacıyla bir araya gelmiştir. Ancak bu hareket büyük devletlerin engellemeleri ile amacına ulaşamamıştır.
Yumuşama Dönemi
Yumuşama; Il. Dünya Savaşı’ndan sonra devletler arasındaki bloklaşma ile başlayan gerginliğin uluslararası anlaşmalarla kademeli olarak azaltılmasına yönelik politikaların hayata geçirildiği döneme verilen isimdir.
Bu dönemde öncü roller üstlenen devletler Amerika ve Sovyet Rusya olmuştur.
1972’de SALT I ve SALT II Antlaşmaları imzalanarak Sovyet Rusya ve ABD nükleer silahları azaltma kararı almıştır. Olası bir nükleer savaşın önüne geçilmek istenmiştir.
Bu gelişmelere rağmen ABD ve Sovyet Rusya hâkimiyet alanlarını birbirlerine karşı geliştirmeye devam etmiştir. Vietnam Savaşı’nda ABD, Sovyet Rusya’nın Kuzey Vietnam’ı desteklemesine karşı Güney Vietnam’ın yanında yer alarak 1965’te doğrudan Kuzey Vietnam’a saldırmıştır. Sovyet Rusya Afganistan’ı 1979’da işgal etmiştir. Her iki devlet de başarılı olamamış, ABD Vietnam’dan, Sovyet Rusya da Afganistan’dan çekilmek zorunda kalmıştır. Gorbaçov Dönemi’nde SSCB “Açıklık ve Yeniden Yapılanma” adını verdiği bir programla gerilemeyi durdurmak istemiştir.
Arap – İsrail Savaşları
Yahudilerin 1948’de İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etmeleri üzerine Arap Birliği üyesi Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak İsrail’e savaş açmıştır. Bu savaşta Arap devletleri yenilmiştir. İsrail, topraklarını genişletmiş, çok sayıda Filistinlinin yurtlarını terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere sığınmasına sebep olmuştur.
Cemal Abdülnasır’ın 1956’da Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini açıklamasından sonra İsrail, İngiltere ve Fransa Mısır’a ortak bir saldırı düzenlemiştir. Bu savaşta Mısır yenilmiş fakat yabancı devletler de Mısır’dan çekilmek zorunda kalmıştır.
İsrail 1967’de Mısır, Ürdün ve Suriye’ye yönelik askeri harekâtla topraklarını iki buçuk kat genişletmiştir. Kaybettikleri toprakları geri almak isteyen Mısır ve Suriye, 1973’te İsrail’e savaş açmış, ABD’nin desteğini alan İsrail bu savaşı da kazanmıştır.
1978’de ABD’nin arabuluculuğunda bir araya gelen Mısır ve İsrail 17 Eylül 1978’de Camp David Antlaşmalarını imzalamıştır. Bu antlaşma ile bir Arap devleti ilk kez İsrail’i tanımıştır.
İran – Irak Savaşı
Humeyni yönetimindeki İran’ın nüfusunun büyük çoğunluğunun Şiilerden oluşan Irak’ta nüfuzunu artırmak istemesi, iki ülke arasında Basra Körfezi ve Şattülarap Su Yolu üzerinde egemenlik kurma mücadelesi, İran’ın önceden işgal ettiği Körfez adalarından çekilmemesi ve büyük devletlerin kışkırtmaları sonunda 1980 yılında Irak’ın İran’a saldırmasıyla savaş başlamıştır.
1988’de sona eren savaşta her iki tarafın petrol kaynaklarında ağır tahribat bulunması petrol fiyatlarını artırmış, Arap birliği zedelenmiş ve İsrail bölgede daha rahat hareket etme imkânını elde etmiştir.
Kıbrıs Sorunu
Kıbrıs’ın 1914’te İngiltere tarafından ele geçirilmesinden sonra Kıbrıs Rumları adayı Enosis kapsamında Yunanistan’a bağlamak için mücadele başlatmıştır. Il. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin adadan çekilmesi üzerine Büyük Yunanistan hayali ile harekete geçen Yunanlar, İngiltere ve Birleşmiş Milletler tarafından reddedilmiştir. Türklere baskı yapmaya başlayan Rumlar Türklerin karşı durması üzerine amaçlarına ulaşamamış, 1960’ta Kıbrıs’ta İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın iş birliğine dayalı üçlü bir yönetim kurulmuştur.
Kıbrıslı Rumların pek çok Türk’ü katletmeleri üzerine 20 Temmuz 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı düzenlenmiştir. Kıbrıs ikiye bölünmüş, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.
Türk – Yunan İlişkileri
Türk Yunan ilişkileri aşağıdaki konularda 1950’li yıllardan itibaren gerginleşmeye başlamıştır.
Ege Adaları
Lozan Barış Antlaşması’yla Ege Denizi’ndeki bazı adalar silahsızlandırmak ve askeri güç bulundurmamak şartıyla Yunanistan’a bırakılmıştır. Ancak Yunanistan bu hükümlere uymamış ve Ege Denizi’ni bir Yunan denizi hâline getirmek için adımlar atmıştır.
Kıta Sahanlığı
Yunanistan’ın Ege Denizi’nde Türkiye ile deniz sınırlarını uluslararası hukuk yerine kendi anlayışı çerçevesinde belirlemek istemesi kıta sahanlığı sorununun ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yine Yunanistan’ın 6 mil olarak belirlenmiş kara sularını 12 mile çıkarmak istemesi ve Türkiye’nin gemi ile uçaklarının Ege Denizi’nden çıkışına sınırlama getirmek isteyerek ülkemizin haklarını yok sayması anlaşmazlıkları derinleştirmiştir.
Batı Trakya Türkleri
Lozan Antlaşması’ndan sonra gerçekleşen nüfus mübadelesinden sonra Batı Trakya’da kalan Türkler birçok haksız uygulama ve baskıyla karşı karşıya kalmıştır. Batı Trakya Türklerinin hakları ikili ve uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınmasına rağmen Türk kimliği inkâr edilerek bölgedeki Türkler ‘Müslüman azınlık’ statüsünde görülmüştür. Bir dönem Türkçe isimleri kullanmaları da yasaklanmıştır.