Türk – Sovyet İlişkileri
1920’li yılların sonlarına doğru Türkiye’nin uluslararası alanda daha aktif olması ve batılı devletlerle sıkı ilişkiler içine girmesi, “Akdeniz yolu üzerinde engel bırakmamak ve Karadeniz üzerinden Sovyet Rusya’ya yönelebilecek tehditleri önlemek” amacıyla Türkiye ile Sovyet Rusya arasında 1925’te Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması yapılmıştır.
Kendi rejimini yayma çabasıyla Türkiye ile yakın ilişkileri önemseyen Sovyet Rusya’nın tutumuna karşın Türkiye’nin, “yabancı ideolojilerden etkilenmeme ve Rus yayılmacılığına fırsat vermeme” amacıyla Sovyet – Türk ilişkileri istenilen boyutta gelişmemiştir. 1923 Lozan Konferansı’nda, “Boğazlar Komisyonu İdaresi’nin” kurulmasına karşı Türk tezini destekleyen Sovyet Rusya; 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nde “Boğazlar Komisyonu İdaresi’nin” kaldırılması kararına karşı çıkarak Türk tezine karşı çıkmıştır.
1936’da bozulmaya başlayan Türk – Sovyet ilişkileri, II. Dünya savaşı sonlarına doğru Sovyetlerin “Boğazlarda üs ve Kars dolaylarını Türkiye’den istemesi” sonucu bozulmuş ve bu durum Türkiye’yi batılı devletlere ve özellikle ABD ile sıkı ilişkiler kurmaya yöneltmiştir.
1932 – 1939 Arası Türkiye’nin Dış Politikası
1932 – 1939 arası Türk Dış Politikası’nın şekillenmesinde,
- Almanya ve İtalya’nın saldırgan tutumları,
- Türkiye’nin konjonktürel değişme ve gelişmelere duyarlılığı,
- Türkiye’nin batılı devletlerle ilişkilerini geliştirme çabası
durumları belirleyici olmuştur.
Bilgi:
* İtalya’nın Habeşistan’ı işgali, Almanya’nın Ren bölgesini işgali üzerine Fransa, Avrupa’daki etkinliğini koruyabilmek adına Suriye Mandasından 1936’da çekilmiştir.
* Türkiye Devleti, Milletler Cemiyeti’ne başvurmuş ve Milletler Cemiyeti gözetiminde Hatay’da ya pılan referanduma dayanarak Hatay’ı 1939’da sınırlarına dahil etmiştir.