XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Osmanlı Eğitim Sisteminin Durumu
Savaşlarda alınan yenilgiler ve yaşanan toprak kayıpları nedeniyle Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda yoğun bir şekilde askeri ıslahatlara girişmiştir. I. Mahmut döneminde Humbaracı Ocağını (el bombası ve patlayıcıları yapan askeri sınıf) ıslah etmesi için Fransız olan Comte de Bonneval’i (Comt dö Boneval) (Osmanlı hizmetine girdikten sonra Müslüman olmuş ve Humbaracı Ahmet Paşa adını almıştır) göreve getirmiştir. Bu dönemde Osmanlı’da yüksek düzeyde teknik eğitim veren batı tarzında ilk askeri okul olan Hendesehane açılmıştır. III. Mustafa döneminde ise Baron de Tott (Baron dö Tot) adında bir Fransız askeri uzmanı getirtilmiş, Tott “Sürat Topçuları” adıyla yeni bir okul kurmuştur. Ayrıca Tott, Mühendishane-i Bahr-i Hümayunun (Deniz subayı yetiştiren askeri okul) kurulmasında da rol oynadı. Bu dönemde 1770 yılında Çeşme’de Ruslar tarafından Osmanlı donanmasının yakılması bu okulun açılmasında etkili olmuştur. III. Selim zamanında ise Mühendishane-i Berr-i Hümayun (Kara subayı yetiştiren askeri okul) açılmıştır.
II. Mahmut döneminde; devlet memuru yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye, Asakir—i Mansure-i Muhammediye Ordusunun subay ihtiyacını karşılamak üzere Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu), hasta ve yaralı askerlerin tedavisini yapmak üzere doktor yetiştirmek için Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye (Askeri Tıp Okulu), kaldırılan Mehter yerine Mızıka-yı Hümayun (Bando ve Mızıka Okulu) kurulmuş, yeni mütercimler (tercümanlar) yetiştirmek üzere Tercüme Odaları açılmıştır. Diğer taraftan II. Mahmut Dönemi’nde ilkögretim hem kız hem de erkek öğrenciler için zorunlu ve parasız olmuştur. Bu amaçla Sıbyan Mekteplerinin (İlkokul) sayısı da artırılmıştır. Padişah Abdülmecid döneminde devlet kademelerine yönetici yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Mülkiye açılmıştır.
Osmanlı Devleti, çok uluslu bir devletti. Bünyesinde bulunan gayrimüslim azınlıklara eğitim konusunda tam bir serbestlik tanımıştır. Azınlıkların kendi okulları vardı ve bu okullar Hristiyan ve Musevi cemaat idareleri tarafından Osmanlı Devleti’nden bağımsız bir şekilde yönetiliyordu. Diğer taraftan azınlık okulları dışında Avrupa devletleri tarafından açılan yabancı okullar da faaliyet gösteriyordu. Bu okullar, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nda tanınan haklar gereği devletin kontrol ve denetimi dışındaydı. Avrupalı devletler Osmanlı ülkesinde kendi politik çıkarlarını gerçekleştirmek, siyasi etkilerini artırmak için gerek yabancı okulları gerekse azınlık okullarını bir araç olarak kullanmışlardır.
Osmanlı Devleti’ndeki belli başlı azınlık okulları şunlardır: Fener Rum Papaz Mektebi, Heybeliada Papaz Mektebi ve Musevi Asri Mektebi. Osmanlı Devleti’ndeki belli başlı yabancı okullarsa şunlardır: Saint Joseph (Sen Jozef), Saint Benoit (Sen Benuva), Saint Louis (Sen Luiz), Nötre Dame de Sion Kız Okulu, Robert Koleji.
II. Abdülhamit Dönemi Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında eğitime en çok yatırım yapılan dönem olmuştur. Bu dönemde; iptidai denilen ilkokullar, rüştiye denilen ortaokullar ve idadi denilen liseler açılırken, diğer taraftan devletin yetişmiş insan kaynağını karşılayan şu eğitim kurumları da açılmıştır; Hukuk Mektebi, Fen ve Edebiyat kısımlarıyla İstanbul Üniversitesi (Darülfünun), Güzel Sanatlar Akademisi, Yüksek Mühendis Mektebi, Yüksek Öğretmen Okulu, Maliye Mektebi, Ticaret Mektebi, Halkalı Ziraat Yüksek Okulu, Kız Sanayi Mektepleri, Orman ve Maden Okulu, Lisan Okulu.