17. Yüzyıl
NEF’İ (1572?-1635) (Osmanlı Sahası)
Asıl adı Ömer’dir. Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinde doğmuştur. Nef’i’nin ilk dönem şiirlerinde kullandığı “zarara mensup” anlamına gelen “Darrî” mahlası, Gelibolulu Alî tarafından “yararlı” anlamına gelen “Nef’î”
mahlasıyla değiştirilmiştir.
Divan edebiyatının en önemli kaside şairi olan Nefî, kaside üstadı olarak kabul edilir.
Kasidenin her bir bölümünü, beyitleri birer cümle gibi kullanarak adeta paragraf bütünlüğüne kavuşturmuş, mübalağaya (abartıya) sıkça başvurmuş, övdüğü kişiyle samimice konuşmuştur: Fahriyeyi kasidenin vazgeçilmez bölümü yapmasından dolayı “fahriye şairi” olarak anılır.
Kasidelerinde, dili oldukça ağırdır ama ahenklidir. Ahenge ve sese önem veren Nef’î canlı tasvirlere yer verir, kasidelerini okuyanı adeta savaş meydanında yaşatır.
Gazellerinde, kasidelerindeki mağrur tavrına karşılık alçakgönüllü, rindane bir tavır vardır. Gazelleri, kasidelerine göre sade bir dille yazılmıştır. Din dışı konuları işleyen Nef’î, mesnevi türünde kitap yazmamıştır. Divan edebiyatının hiciv alanındaki en önemli şairi olan Nef’î’nin mizacı “övünmek, övmek ve sövmek” şeklinde özetlenir. Babası başta olmak üzere padişahlar, devlet adamları ve çağdaşı şairleri ağır bir dille hicvetmiştir. Çok müstehcen küfürlerden oluşan şiirleri Siham—ı Kaza adlı eserinde yer alır.
Eserleri
Türkçe Divan: Kaside ağırlıklı bir divandır.
Farsça Divan: Türkçe Divan’ının aksine tasavvufi düşünce ağırlıktadır.
Sihâm-ı Kazâ: Eser ı“kaza okları” anlamına gelir. Nef’î’nin hicivlerini topladığı eser, ince bir zeka ürünü olan manzumelerle beraber argo ifadeler ve küfür içeren şiirler de içermektedir. Yerginin yerini çoğu kez sövgü almaktadır. Eserde şairin Şeyhülislam Yahya, Tahir Efendi gibi kişilere yazmış olduğu zarif hicivlerin yanında başta babası Mehmed Bey’e ve Gürcü Mehmed Paşa, Kemankeş Ali Paşa, Kafzâde Fâ’izî, Veysî gibi dönemin önemli isimlerine yazmış olduğu ağır hicivler de bulunmaktadır.
Tuhfetü’l-Uşşâk: Bazı kaynaklarda bağımsız bir eser olarak gösterilen manzume Farsça Dîvân’da yer alan doksan yedi beyitlik Farsça bir kasidedir. Fuzuli’nin Enisü’I-Kalb adlı eserine naziredir.
NABİ (1642-1712) (Osmanlı Sahası)
Asıl adı Yusuf’tur, Urfalıdır.
Edebiyatımıza fikri (düşünceyi) getiren şairdir. Duygu ve hayal unsurlarını bir yana iterek didaktik şiirler yazmıştır.
Aşk şiirleri olan gazellerde bile dönemin bozukluklarını işlemiş, sosyal konularda düşüncelerini ortaya koymuştur.
Hikemi ya da hakimane şiir denilen hikmet ve darbımesel tarzında şiir söyleme anlayışını getirmiştir. Nâbî, dildeki hâkimiyeti, nazım tekniğindeki ustalığı, yüksek perdeden ve filozofça fikirler ortaya atmasıyla zamanında şiire yenilikler getirmiştir. “Nâbî Mektebi (Ekolü) veya Tarzı” denilen bir şiir tarzı ortaya koymuştur.
İstanbul Türkçesine âşık olan Nâbî, şiirlerinde sağlam, sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Ona göre şiir, bir sözlük kitabına benzememelidir. Gazellerini buna uyarak sade bir dille yazmış, kasidelerini ve diğer eserlerini kısmen ağır bir dille yazmıştır.
Eserleri
Türkçe Divan: 23 kaside ve tarihi yanında 834 gazeli vardır.
Hayriyye: Oğlu Ebulhayr Mehmet’e öğüt vermek için yazdığı didaktik mesnevidir.
Hayrabad: Feridüddin Attar’dan Türkçeye çevirdiği aşk konulu bir mesnevidir. Nabi hikâyeyi bitmesi gerektiği yerde bitirmemiş, oldukça uzatmış, kavuşmayla bitirmiştir.
Fetihname-i Kamaniçe: 1671’de Lehistan Seferini anlatan mensur bir gazavatnamedir. Eserde, manzum parçalar da vardır.
Sur-name: Sultan IV. Mehmed’in şehzadeleri için Edirne’de yapılan ve 15 gün süren büyük sünnet düğününü anlatan mesnevidir.
Tuhfetü’I-Harameyn: Hac izlenimlerini anlatmıştır.
Zeyl-i Siyer-i Veysi: Hz. Muhammed’in doğumundan Bedir Savaşı’na kadar olan olayları anlatan Siyer—i Veysi’ye ek olarak yazılmıştır.
Münşeat: Şairin mektuplardan oluşan eseridir.
Terceme-i Hadis-i Erbain: Cami’nin kırk hadis tercümesinden yapılmış naklidir.
AZMİZADE HALETİ (Osmanlı Sahası)
Divan edebiyatının en tanınmış rubai sanatçısıdır.
Nedim onun için “Haleti evc—i rubai’de uçar Anka gibi” diyerek Haleti’nin rubaideki ustalığını över.
800—1000 kadar rubaisi vardır.
NEV’İ-ZADE ATA’İ (1582-1635) (Osmanlı Sahası)
Asıl şöhretini mesnevileriyle sağlayan sanatçı, divan edebiyatında hamse sahibi sanatçılardandır.
Alem—nüma (Saki-name), Nefhatü’l—Ezhar, Sohbetü’l-Ebkar, Heft—han ve Hilyetü’l—Efkâr hamsesini oluşturan mesnevilerdir.
NAİLİ (Osmanlı Sahası)
Asıl şöhretini gazellerle yapmıştır.
Şiirlerinde ince ve derin anlama sözden daha çok önem verir.
Konularını dış dünya yerine geniş hayal dünyasından alır.
Sebk-i Hindi tarzını benimseyen sanatçı; imgelerle, sembollerle, hayallerle yük bir anlatımı benimsemiştir.
Sanatçının şiirlerinin toplandığı Divanı ’ı vardır.
Edebiyatımızda şarkı tarzında şiir yazan ilk şairdir. Divan’ında 12 şarkıya yer vermiştir.
NEŞATİ (?-1674) (Osmanlı Sahası)
Mevlevi şeyhi olduğu için Neşati Dede olarak anılır.
Sebk-i Hindi akımının önde gelen şairlerinden ve gazel üstatlarındandır.
Divan, Edirne Şehrengizi ve Hilye-i Enbiya sanatçının eserleri arasındadır.